28 Şubat 2011 Pazartesi

Hafta sonu benden beklenmeyecek kadar yoğun ve dolu doluydu.İşyetrinden bir arkadaşın

nikahına katılsım,sinemaya gittim,şarap ve limonçello eşliğinde dost sohbetiyle cumartesi

akşamı geçirdim ve finalde cirque du soleil muhteşem gösteriyi izledik...Bu arada kızlarımın

yüzme kursunu ve anne ziyaretini atlamadık,evi bile şöyle bir toparlayıp ütü yapabildim...Hepsi

muhteşemdi (evi toparlamak hariç tabii) yeni haftaya hazırım...

Gittiğim film Kaçış Planı.Zaten hayranı olduğum aktör Russell Crowe başrolde.Doğrusu filme

gitmemdeki ana sebep buydu konusunu klasik bir dram sanmıştım.Russell Crowe için değer

diye düşündüm.Ama özellikle 2.bölümdeki aksiyon ve yanıltmacalar filmi farklılaştırmış.Kaliteli

bir yapım.Özellikle yerli filmlerin konusunu oluşturan ilişkilerde kadın mı aldatır,erkekmi daha

çok gözü dışardadır gibi tartışmaların saatlerce konuşulduğu bugünlerde bu film farklılığını

ortaya koymuş.Filmde karısı cinayetten hapse atılan bir adamın bir yandan 6 yaşındaki oğluna,

bir yandan hapisteki eşine sahip çıkması,diğer yandan karısını hapisten çıkarmak için insanüstü

çaba sarfetmesi ve ailesini tekrar birarada tutma çabası anlatılıyor.Filmin 2008 yapımı başka bir

Fransız filminden alıntı olduğu (Aşk Uğruna) konuşulsa da ailenin ve gerçek bağlılığın ne

olduğunu ülkemize hatırlatma adına zamanlaması güzel bence.